Teknik Kırgınlık

Ne zamandır bu konuda bir yazı yazmak istiyordum. Vakit bulamadığımdan değil, kırgın olduğumdan yazmaya fırsatım olmadı açıkcası. Bir süre öncesine kadar daha ve daha deparlı olduğunu olduğumu bildiğim işlerde, daha sakin davranmamın altında yatan hatta sadece yatmakla kalmayıp uyuyan bu hissi tam tarif edemediğim için adına Teknik Kırgınlık dedim. Henüz burnout diyecek kadar beyaz yakalı da hissetmiyorum kendimi. Kabullenemediğim bir gerçek olan; yazılımın nankör oluşu ve mesleğim için aslında kod yazmanın buz dağının görünen yüzü olması bu hissi sanki biraz daha tetikliyor.

Mesleğimin 4.yılını doldurdum, mesleğimi seviyorum. Bu süreci çocukların gelişimine benzetiyorum ve çocuk gelişiminde en kritik dönemin 0-6 yaş arasında olduğunu söylüyor uzmanlar ve beslenme çantamda otlu peynir kokusuydu babam. (bunu yazmadan geçemeyeceğim bir andı özür dilerim, yazıyı baltaladığım için) En kritik dönemi geride bırakacağım bu süre için sadece 2 yıl kalması beni daha huzursuz ediyor sanki. Tuvalet eğitimi tecrübemi alırken daha iyi değerlendirebilirdim diyorum kendime. Korktuğum şeyin yeni şeyler öğrenmek olmadığını, öğrendiğim şeyleri kullanamadan unutmaktan olduğunu farkettiğimden beri bir süredir yeni şeyler öğrenmiyorum. Bazen reddediyorum. Bazen zorunda kalıyorum ve öğreneceğim şeye/lere olan ilişkimi tek gecelik olarak görüyorum ve tutkulu sevişemiyorum onlarla. Ama hâlâ heyecanlıyım ve bu beni ciddi manada ayakta tutuyor. Zaten heyecanlı olmasam kırgın değil küs olurdum diyorum kendime. Kafamda rutin ve konfor alanını kafes dövüşüne çıkarıyorum zaman zaman. Bir taraf nakovt oluyor son zamanlarda. Daha iyi uyuyorum fakat daha iyi uyanamıyorum. Sonra biraz Ayfer Tunç okuyarak olası bir depreme karşı yönünü değiştirdiğim yatağımı topluyorum.

Bilginin güç olduğunu düşünürsek, kendimi güçsüz hissediyorum. Yani 4.yılımda kendimi görmek istediğim noktadan uzakta görüyorum. Hoş 28 yaşında kendimi görmek istediğim noktadan da uzakta görüyorum. Ama ALLAH var, GAM yok bunlara gram üzülmüyorum. Üzüldüğüm ince nokta şurası; 28 yaşında kendimi görmek istediğimi düşündüğüm o yaşlarda neden böyle düşündüm. Mesala 22’mde. Nispeten 25’imde ?. Böyle konularda kendimle konuşmayı ve farkındalık sahibi olduğumu düşününce de epey mutlu oluyorum. Teknik Kırgınlık ifadesini de ilk kendimle konuşurken bulmuştum Moda iskelesinde. Dün gece kendi reçetemi hazırladım ve koştur koştur nöbetçi eczaneye giderek ilaçlarımı aldım. Teknik kırgınlığımı bir nokta azaltmak için yeni hedefler de koymayı ihmal etmedim. Sana söz Teknik Kırgınlığım, yeneceğiz.

Ya yazıyı geri dönüp okuduğumda, çok karamsar durmuş ama hayatımda da en iyi dönemlerden birinde olduğumu söylemeden geçmeyim bari ortalık biraz yumuşasın.

Yorum bırakın